Doğu Türkistan’daki insanlar da sayı değil “can”dır.
Haber Türk’te yayınlanan Kübra Par’la Açık ve Net programına konuk olan Çin’in İstanbul başkonsolosu Cui Wei, Uygur Türkleri ile ilgili soruya doğrudan ikna edici bir cevap vermek yerine, korona virüsünden bahsederek konuyu geçiştirmeye çalışmıştır.
Programı yöneten Kübra Par, Başkonsolos Cui Wei’e soru yönelterek şöyle demiştir: Ben programı kapatmadan önce bir soru sormak istiyorum. Bu konuda Türkiye’deki hassasiyet çok yüksek, o da Uygur Türklerinin durumu ile ilgili. Kamplarda ayrımcılığa maruz kaldıklarına dair, bununla ilgili pek çok iddia yer alıyor, bu konudaki eleştiriye ne derseniz?
Başkonsolos Cui Wei “…asla renkli gözlükle bakmayın. Ben Şincan’a çok sefer gittim. Türkiye’de ara sıra Şincan’la ilgili dedikodu yapanlara siz sorun, onlar Şincan’a gitti mi? Çünkü ben kim olduğunu biliyorum. Oraya gitmeyen birine mi inanıyorsunuz yoksa bize mi inanıyorsunuz? Bu Çin parası, içinde 5 etnik grubun yazısı yazıyor, içinde Uygurca da var” demiştir.
Çin anayasasında ve sözde Uygur Özerk Bölgesi yasasında Uygur halkının kendi ana dilinde eğitim alma hakkının olduğu yazılıdır. Ancak 2016’dan itibaren ilk okuldan üniversiteye kadar olan tüm eğitimde Uygurca kaldırılarak %100 Çin dilinde eğitim zorunlu hale getirilmiştir. Resmi ve gayri resmî kurumların tabelalarından Uygurca zorunlu olarak kaldırılmıştır. Okullarda, resmi dairelerde ve sözde yeniden eğitim kamplarında Uygurların kendi aralarında Uygurca konuşmak dahi yasaklanmıştır. Bu Uygulama özellikle Çince bilmeyen yaşlılara işkenceye dönüşmüştür. Bununla ilgili elimizde belge ve kantılar vardır.

Başkonsolos Cui Wei’e soruyoruz:
23 Ocak 2020 tarihinde Wuhan korona virüsü patlak verdiğinde Wuhan’dan diğer bölgelere olan tüm uçuşlar iptal edilirken, neden sadece Urumçi’ye olan uçuşlar iptal edilmedi? Aynı tarihlerde 13 bin Wuhanlının Urumçi havalimanına iniş yaptığı yalan mı?
Doğu Türkistan’ın Urumçi şehrindeki Uygur Tıbbı Hastanesi’nden Doktor Kamber Nisa Şirip ve diğer 124 Uygur Türkü dahil çok sayıda sağlık çalışanının virüsün kaynağı olan Wuhan şehrine zorla götürüldüğü yalan mı?
Doğu Türkistan’daki Çin’in toplama kamplarında 2 milyona yakın Müslüman Türk’ün beyin yıkama ve çeşitli işkencelere tabi tutulduğu internette bulunan Çin’in kendi kaynaklarıyla ispat edilmiş, birçok uluslararası kuruluş tarafından kabul edilmiş durumdadır. Doğu Türkistan’dan alınan bilgilere göre kamp ve cezaevlerine kapatılan insan sayısı en az 5 milyonu bulmaktadır. 5 milyon insan sayı değil candır.
Türkiye’de yaşayan her bir Uygur Türkünün Doğu Türkistan’daki ailesinden bir ya da birden fazla kişi Çin’in toplama kampında tutukludur. Eğer Başkonsolos Cui Wei buna da yalan diyorsa açıklama yapsın ve suçsuz insanların toplama kampında olmadığını ispatlasın. Başkonsolos Cui Wei gerçekleri örtbas etmekte ve arsızca yalan söylemektedir. Günümüz iletişim çağıdır. Çin despotça bölge ile olan tüm iletişimi kesmeye çalışsa da, insanlığa karşı işlediği suçlarını ve yapmakta olduğu soykırımı gizleyemez.
Başkonsolos Cui Wei Doğu Türkistan’a birkaç kez gittiğini söylüyor, ancak biz Doğu Türkistan’da doğduk, yaşadık ve Çin zulmüne birebir tanıklık ettik. Eğer Başkonsolos Cui Wei buna da yalan diyorsa, İstanbul’da Çin’in baskısına ve işkencesine maruz kalan binlerce Doğu Türkistanlı var; istediği TV kanalında yüzleşmeye hazırdır.
Biz Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği olarak Doğu Türkistan’daki baskı, zulüm ve haksızlıkları örtbas etmeye çalışan Çinli diplomatlara inanmamalarını tavsiye ediyoruz. Keza Çin’in toplama kampında tutuklu bulunan milyonlarca Doğu Türkistanlıların korona virüsü buluşmadan önce ivedilikle serbest bırakılması için başta Türkiye olmak özere tüm Dünya Kamuoyunu girişimde bulunmasını ve bu konuda Çin’e baskı oluşturması için çağrıda bulunuyoruz.
Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği
