Yarkent’ten Kaşgar’a doğru yolculuğumuz yaklaşık 3 saat sürüyor. Rüyalarımızın şehri Kaşgar’a ulaşıyoruz. Kaşgar, çevresi ile nüfusu dört milyon olan şehir oldukça kalabalık ve modern. Sabah kahvaltımızı aldıktan sonra ünlü Türk dil bilgini “ Divan-ı Lugat’üt Türk”ün yazarı Mahmut Kaşgari’nin (Kaşgarlı Mahmut) Türbesi, Kaşgarlı Apak Hoca Mozalesi, İdhak Camii ziyaretlerini yapıyoruz.
Hotan, cami sayısı açısından da cami cemaati açısından da örnek bir şehir. Halk canlı ve aktif. İki binden fazla cami var. Nüfusun yüzde seksen gibi bir çoğunluğu Müslüman. Dindarlık burada artı bir değer. Hotan Müzesi ve Etgar Camii ve Büyük Cami ziyaret ettikten sonra Türkçe sevgiliden adını alan Yarkent’e yolculuğumuz başlıyor. Hotan’dan karayolu ile özel otobüsle yaklaşık 4,5 saat sürecek yolculuğumuzda Doğu Türkistan köy ve kasabalarını gezerek Yarkent’te ulaşıyoruz. Yol düz otoban yemek ve ihtiyaç molası verecek yerlerden yoksun. Etraf göz görebildiğince çöl. Tuvalet ihtiyacı olanlar arada göze çarpıyor. Yol kenarları sanki açık tuvalet. Seç seçebildiğin yer senin. Yolculuğumuz ipek yolu üzerinden devam ediyor. 50-60 km de bir olan yerleşim yerlerini aşarak Yarkent’e geldik. Yerleşim yerleri çölde su bulmuş vahalar. Su hayattır sözünü bu yol boyu sık tekrar ediyoruz. Gerçekten nerde su varsa orası yeşermiş. İnsanlar buraları tarih boyu keşfederek kendi çabaları ile ihya etmeye çalışmışlar. Nereden su çıkıyorsa orada yeşillik ve yerleşim yeri var. Ama bu yerleşim yerleri birbirinden o kadar uzak ki! Çinlilerin tarih boyunca bu hassas bölgeyi nasıl başarıyla elde tutabildiklerini şimdi daha iyi anlıyorum. Günümüzde bile havayolu dışındaki yolculuklar oldukça zahmetli ve çileli. İpek Yolu’nda tarihi yolculuk günlük 50 km yol katedilerek tamamlanırmış. Bundan dolayı 50 km’de bir yerleşim yeri var. Deve sırtında gün boyu yolculuk, gecesi ise güvenli bir yerde konaklama. Yolculuk bu şekilde sürdürülürmüş. Yarkent bir Uygur şehri. Geri kalmışlık sanki 50’li yıllar. Tarih bu yıllarda donmuş gibi. At arabaları ve akülü motosikletler başlıca ulaşım araçları.
Mezarlar beşik şeklinde
Yarkentte’de öğle yemeği menümüz değişmiyor. Şaşlık, Uygur pilavı ve bulabildiğimiz kadar yoğurt. Yarkent Camii ve Kral Mezarları, Amannisa Hanım Türbesini geziyoruz.Türbe muhteşem bir mimari ile yapılmış. Çeşitli motiflerle işlenmiş. Ardından bur Uygur mezarlığına gidiyoruz. Uygur mimarisiyle yapılan mezarlıklar muhteşem bir görünümü sergiliyor. Uygur Türkleri mezarlarını ahşaptan, beşik şeklinde yapıyorlar. Türbe dışarıdan bakılınca beşik şeklinde yapan Uygurlar aslında bu şekilde inançlarını yansıtıyorlar. Bunun anlamı doğarken insanlar beşiğe konur, öldükten sonra da beşiğe koyulmalıdırlar manasınadır. Muhteşem motifler ve sandukalar arasından geçerek belgesel görüntüler eşliğinde mezarlıktan çıkıyoruz. Olağanüstü güzel motiflerle süslü, göz ve gönül ziyafeti sunan Yarkent Camii’ne gidiyoruz. Camii bizleri mest ederken, muhteşem üzüm asmaları ve yeşillikler gönlümüzün pasını siliyor. Minare ve camiinin kapısı beğenimizi kazanırken, camiinin içindeki çeşit çeşit ve renk renk desenler Uygurların gelişmişlik seviyesini bizlere gösteriyor. Yarkent’te bulunan tarihi çarşı ve pazara giriyoruz. Bizlere Anadolu’yu hatırlatan bu pazarda aklımıza gelebilecek hemen her şey satılıyor. Beşikten ahşap işlemeye, sazdan yiyecek ve içeceklere her şeyi bulabileceğiniz bu Pazar geçmişin İpek Yolu geleneğini yansıtıyor. Daha sonra Kaşgar’a doğru yolculuğumuz devam ediyor. Bu yolculuk yaklaşık 3 saat sürüyor. Rüyalarımızın şehri Kaşgar’a ulaşıyoruz.
Kaşgar’a Varış
Kaşgar, çevresi ile nüfusu dört milyon olan şehir oldukça kalabalık ve modern. Tianyan İnternational otelimiz şehrin kalbinin attığı merkezde. Kısa bir şehir turu ile etrafı tanıdıktan sonra akşam yemeği için Uygur lokantasında buluşuyoruz. Son 3 gün içerisinde yemek yenebilecek temiz bir lokantayı nihayetinde bulduk. Nuran restaurant. Uygur samsası burada bir başka güzel. Geç saatlere kadar şehir meydanında, Old Town’da, Pazar ve yanı başındaki İdhak Cami etrafında gezimizi tamamlayarak otelimize dönüyoruz. Sabah kahvaltımızı aldıktan sonra ünlü Türk dil bilgini “ Divan-ı Lugat’üt Türk”ün yazarı Mahmut Kaşgari’nin (Kaşgarlı Mahmut) Türbesi, Kaşgarlı Apak Hoca Mozalesi, İdhak Camii ziyaretlerini yapıyoruz. Mahmut Kaşgarinin türbesine bir saatlik bir yolculukla varıyoruz. Türbe Opal kasabasında ve tepede. Yamaçlarda Tanrı Dağlarının görkemli manzarası bizleri büyülüyor. Meyve ve sebze bahçeleri, üzüm bağları, kavak ve söğüt ağaçları arasından Opal köyüne geliyoruz. Kaşgarlı Mahmut’un ömrünü temsil eden 97 basamaklı merdivenden tırmanarak Kaşgarlı Mahmut tarafından dikildiği söylenen ve dibinden soğuk su çıkan kara kavak ağacının bulunduğu mekana geliyoruz. Kadınlar bu sudan içerken ağacın dallarına bez bağlıyorlardı.
Uygurların Çinlilerle rekabeti
Kaşgar adeta Tarım Havzası’nın ticari ve kültürel başkenti. Her yönüyle bölgenin ve civarın en önemli merkezi olduğu izlenimini veriyor. Taklamakan Çölü’nü de bünyesinde barındıran büyük Tarım Havzası’nın güneyine ve batısına doğru gidince Uygurların sayısı ve oranı artmaya başlıyor. Urumçi’de Uygurlar azınlıktaydı. Turfan’da ise neredeyse yarı yarıya. Kaşgar ise azımsanmayacak sayıdaki Çinlilere rağmen, tam bir Uygur kenti. Kaşgar’da kendi işinizi gördüğünüz insanlar genelde Uygur. Diğer bir gösterge de tabela yazıları. Şincan’da her türlü resmi tabela ve levha yazıları Uygurca ve Çince yazılıyor. Eğer o tabela veya levhayı dikenler Uygursa, Uygurca yazı kocaman, Çince daha küçük. Çinliler yazıyorsa tam tersi. Urumçi’den Kaşgar’a gittikçe Uygurca yazılar büyürken Çince karakterler küçülüyor.
Kaşgarlı Mahmut Kimdir?
1008 de Kaşgar’da doğan Mahmud Kaşgari İslam coğrafyasını gezdikten sonra tekrar köyüne gelerek sanki ölmek istediği yeri seçiyor. Divan-ı Lügat’üt Türk adlı Arapça Türkçe sözlüğü yazıyor ve devlet güneşinin Türklerin üzerine doğacağını, Türkçenin evrensel bir dil olacağı tezini işleyerek adeta zamana nakşediyor. Türbesi mütevazi kendi görkemine göre de sade. Kaşgar o devirde önemli bir bilim ve kültür merkeziydi. Kaşgarlı Mahmut Karahanlı soyundan asil bir ailenin ferdi olan Muhammed bin Hüseyin (Hüseyin Çağrı Tegin)’in oğludur. Kaşgarlı Mahmut’un babası tahta çıkmasın diye üvey annesi onu zehirlemiştir. Sıranın kendine geldiğini anlayan Kaşgarlı Mahmut ülkesinden ayrılmış, kendisini bilgin veya gezgin gibi sıfatlarla tanıtarak sık yer değiştirmek zorunda kalmıştır. Döneminin bütün klasik ilimlerini tahsil etmiş, Arapça ve Farsça öğrenmiştir. Saciye ve Hamidiye Medreseleri’nde tahsil gördükten sonra kendisini Türk Dili tetkikatına vakfetmiştir. Bu amaçla Orta Asya’yı boydan boya kat ederek Anadolu’ya, oradan da Bağdat’a gitmiştir. 15 yıl boyunca Türklerin yaşadığı bütün illeri, obaları, dağları ve çölleri dolaşmıştır. Bu gezilerinde Türk örf ve adetlerini mahallinde araştırmıştır. Türkçenin Hakaniye, Oğuz, Kıpçak, Argo, Çiğil, Kepenek şivelerini de öğrenmiştir. Divanü Lügati’t – Türk isimli, dünyaca bilinen eserini 1074 tarihinde tamamlamıştır. Kitabın tek yazma nüshası bugün İstanbul’da Millet Kütüphanesi’nde muhafaza edilmektedir.
Taklamakan Çölü’nde Deve Safarisi
Deve safarimizin gerçekleşeceği gün heyecanımız doruktaydı. Yüzlerce yıl ipekyolu insanlarının nakil ve taşıma aracı olan deve yolculuğunu ilk kez hem de ipek yolunda gerçekleştireceğiz. Bir çoğumuz deveyi resimlerden tanıyoruz. Canlısını dahi görmediğimiz bu mübarek hayvanların sırtında safarimiz başlıyor. Aman Allahım. Yakıcı boğucu sıcakta konfordan yoksun bu yolculuk bir çoğumuzun hafızasından silinmeyecek izler bırakarak devam etti. Kimimiz düştü kimimiz binmeyi beceremedi. Bazılarımız ise yolculuk sonu deve sırtından yardımla inebildi. Herhalde insan ömründe bir kez de olsa bu yolculuğun macerasını hafızasına nakşetmeli. Bazı şeyler anlatılmaz yaşanır sözü tam burada söylendi herhalde.Bu safari turumuzu tamamladıktan sonra tekrar Hotan’a dönüp Hotan Şehri’ni muhteşem gece manzarasını doya doya seyredeceğiz. Taklamakan Çölü’nde deve safarisi ipek yolunda deve yolculuğunun ne kadar zor olduğunu anlamamıza yetiyor. Gerçekten nasıl dayanmışlar. Dirençlerini nasıl muhafaza etmişler. Bunlar kısa çöl safarisinde hızlı bir şekilde düşünce dağarcığımızdan geçiveren düşünceler.
Google+